12 Kasım 2016 Cumartesi

ÖZGÜRLÜK...



İnsanın en çok ihtiyacı olan, belki de birçoğumuzun hayat amacı haline getirdiği "özgürlük" hakkında yazmayı seçtim bu blogun ilk yazısı olarak...

Şu an 10dk ömrünüz kaldığını ve mezar taşınızı yazabileceğinizi öğrenseydiniz. Ne yazardınız oraya? (düşünün ve ilk akla geleni not alın lütfen)

Birkaç ay önce bu soruya verdiğim cevap: "ÖZGÜRLEŞİN!" olmuştu. Çünkü ölmek, bedene hapsolmuş ruhun özgürleşmesi gibi geldi bana. Ölmeden bunu tatmak ise paha biçilmez diye düşündüm hep. Evet mezar taşıma da bu yazılsın istedim. Kendime bir hedef koymuşum meğer. Bu günden sonra başladım üzerinde düşünmeye...

Ne demek özgürlük?
Peki bizi engelleyen, sınırlandıran ne/kim?
Yoksa sen misin sadece kendine engel koyabilecek olan?

Yaşadığımız ve hissettiğimiz herşeyden bizim sorumlu olduğumuza ama bir o kadar da hiçbirşeyin sorumlusu olmadığımıza inanabilsek ölmeden özgürleşmiş olmazmıydık?

İnanıyorum olur. Sonsuz özgürlüğü hissedebiliriz buna inanarak... 
Herşeyden ben sorumluyum demek zor ve ağır bir yük, bazen haykırıp sorumlu olmak istemeyebiliriz tabiki. Ama zaten değiliz ki... Çünkü seçimler yapabilmemize rağmen hiçbirşey bizim kontrolümüzde değil. Herşey bir uyum içinde ilerliyor evrende. Akışına uyum sağlamak zaten en kolay yapabileceğimiz. Hayatlarımız da bu akışın birer parçası ve olması gerekenler oluyor.

Yaşadığımız her ama her olaya, duruma, duyguya saygı gösterip, bize birşey öğreteceğine ve bizi iyileştireceğine inandığımızda bir adım daha yaklaşıyoruz bence özgürlüğe. O zaman hayat mucizelerle, süprizlerle dolu geliyor ve geriye bakıp acı da olsa tatlı da olsa tebessüm edebiliyorsun geçtiğin yola, ileriye ise meraklı sakin bakabiliyorsun.
Denemekle kaybedebilecek birşey yok, dene ne çıkar. 


Özgürlük veya erkinlik, birinin engellenmeden ya da sınırlandırılmadan istediğini seçebilmesi, yapabilmesi ve hareket edebilmesi durumudur. (bknz. Vikipedi)

Toplum, din, dil, bedensel engel, aile, anne/baba, eşiniz, çocuklarınız, patronunuz, iş arkadaşlarınız, İstanbul,Türkiye, Dünya veya hepsi???? 

Bence evet. Bana engel koyabilecek tek şey benim. Benim algım kadar çünkü yaşadıklarım. Ben istersem en güzel yer burası, istersem yaratırım cehennemimi... 

Olaylara karşı oluşturduğumuz duygular bizimle ilgili. Geçmişte yaşadıklarımız bu duyguları oluşturan. İz bırakmasaydı geçmiş sende, bugün farklı bir duygu hissederdin aynı olaya. Bu duyguyu sana hissettiren olayın kahramanları ise sadece sen bunu gör diye bunu yaptılar. Sana hissettirdikleri seninle ilgili... Onların kabalığı/kibarlığı, iyiliği/kötülüğü, sevgi veya nefret dolu olmaları ile ilgili değil. Sen tekrar bunu hisset ve artık değiştir diye sana bunu sunuyorlar. Defalarca aynı şeyi hissettiysen, artık kabul edip değişmesine izin verme zamanı gelmiştir belki. 

Mezar taşına yazmayı istediğin şey, benliğinin bugünkü hayat amacı. Bugünkü diyorum, çünkü aynı soruyu bugün kendime sorduğumda cevabım aynı değil. İnandım ben o günden beri herşeyin benim için olduğuna ve izliyorum seçtiğim yolda ilerlerken kendimi, özgürleşmiş hissediyorum. Bugün gidecek olsaydım sadece "Yaşadı!" yazardım mezartaşıma...


Özgürce yaşayın!

:)